Hatırla!

Sen “ Varım” dediğinde, önce ben sana kucak açtım ey insanoğlu… Yemek, giymek, içmek istedin… Ocağımda ne varsa sundum, yedin. Kucağımdakileri iplik iplik çekip giydin. Sana okyanuslarca su bağışladım, içtin… Dost bildiğimdin. Güvencemdin önceleri. Sen verdin, ben çoğalttım. Çoğalttım da … Okumaya devam et Hatırla!

Ormanların Gümbürtüsü

“Doğayı ben ağaçlar, çiçekler, böcekler olarak görmüyorum. Doğanın yok edilmesi ağacın, suların yok edilmesiyle ilgili değil. Bu insanoğlunun hüznünü ve kısa süreli mutluluklarla beraber ışığın, renklerin, müziğin, şiirin, hatta tragedyanın; bu doğrultuda masalların da yok edilmesi anlamını taşıyor.” Gürol Sözen, “Mavi Uygarlık” (Söyleşi), 21 Mart 1996 Tarihli Cumhuriyet Kitap Dergisi, İstanbul (Ormanların Gümbürtüsü, Bölüm: Ciddi Bir Gülünç Oyun: Çevresel Etki Değerlendirmesi, Giriş, Sayfa 159) Kırk yılı aşkın bir süredir orman ‘mühendisliği’ yapmaya çalıştığını ifade eden Doç. Dr. Yücel Çağlar; Ormancılığımızın, kırk yılda göz göre göre nereden nereye geldiğine; en duyarlı yurttaşlarımızın bile “tek ağaca bakmaktan ormanı görememelerine”; ormancılık çalışmalarıyla da … Okumaya devam et Ormanların Gümbürtüsü

mayıs rüzgârı

mayıs rüzgârı saçlarında, uçuşarak dökülüyor son yapraklar kendine egemen olabildin mi? kuşlar, balıklar kadar doğaya dahilsin, bildin mi? karahindiba tohumları gibi, sabaha karşı gökyüzüne karıştın mı? iğde çiçekleri kokusunda, pencerede gün ışığı, düşlerinde de olsa mayısa battın mı? 2015 yılında şöyle bir not yazmışım bir sekoya 107 metreye kadar büyüyor ben doğduğumdan beri bir sekoya 19.24 metre büyümüş yeryüzü, birbirine bağlı çeşitlilikle dolu gizli bir eşsizlik gibi birbirimize bağlı olduğumuzu önemsediğimizde yarınlar daha iyi olacak yazı, yaprakayse “Türkiye’nin Biyolojik Çeşitliliği Tehlikede” Okumaya devam et mayıs rüzgârı

coğrafya, ruhları bütünleyendir..

fotoğraf yaprakayse (Yazılı Kanyon Tabiat Parkı) paylaşılmış toprak toprak / kapışılmış mâden mâden ve göl göl / ve yazılmış karar karar / tapu tapu heybetli defterlere / nesi var nesi yoksa uğrunda ölünenin * * Hasan Hüseyin Korkmazgil (Ağlasun Ay Şafağı) Bazen yollarını yanlış kişilerin adımlaması öldürür coğrafyaları… Okumaya devam et coğrafya, ruhları bütünleyendir..

SU, boşa akmaz, hayatın içine akar!

Bu çağda kentler büyüdükçe insanlar sıkışıyor. Birbirinin üstüne yapılmış evlerde barınıyorlar. Nerede olduklarını levhalardan anlıyorlar. Zamanı makinelerle kontrol ediyorlar. Hiçbir şeyi tam anlamıyla tüketemiyorlar. Bu yüzden kirleniyorlar. Beton ve demirin kuşatmasındalar. Farkında olmadan sürgünde yaşıyorlar. Her şey hızlı, kirli, paslı. … Okumaya devam et SU, boşa akmaz, hayatın içine akar!

orman da bizim içimizden geçiyorsa..

Bir tepenin üzerinde, oturduğumuz kayadan sarkıttığımız ayaklarımızın altındaki manzarayı seyrediyor; mevsimlerden en soğuğunda ıssız denizin beyaz köpüklerini çiğniyor, dalgalarını dinliyor, kendi yaktığımız ateşte ısınıyorsak; derin bir ormanda, biz ormanın içinden geçerken, orman da bizim içimizden geçiyorsa ve bunların hepsi son … Okumaya devam et orman da bizim içimizden geçiyorsa..

Sen hayatında böyle bir ağaç yetiştirdin mi ki keseceksin!

Bahçe mimarı Mevlüt Baysal anlatıyor: “Çankaya Köşkü’nde, bahçesini yapıyordum. Bir gün Atatürk, yaveri ve ben bahçede dolaşıyorduk. Çok ihtiyar ve geniş bir ağacın Atatürk’ün geçeceği yolu kapadığını gördük. Ağacın bir yanı dik bir sırt, diğer yanı suyu çekilmiş bir havuzdu. … Okumaya devam et Sen hayatında böyle bir ağaç yetiştirdin mi ki keseceksin!

Denize kavuşamayan nehirlerimizin kaynağı ağlayan çayırlarımızdır..

“Dün gece rüyamda, sevgimizi benzettiğimiz nehrin kaynağını bulmak için, birlikte yola çıktığımızı gördüm. Yaşlı bir adam yol gösteriyordu. İlerledikçe nehir küçüldü ve küçük derelere bölündü. Aniden, çok uzaklarda, karla kaplı dağların üstünde, yaşlı adam bize yaban otlarının bittiği gölgeli ve nemli bir toprağı işaret etti. Her çim yaprağı, bir parça çiy tutuyordu ve hepsi bir süre sonra çiy damlasını, yumuşak toprağa bırakıyordu. “Bu çayır” dedi yaşlı adam; “nehrin kaynağıdır.” Sen uzandın ve ıslak çimlere dokundun. Elini kaldırdığında birkaç damla yuvarlandı ve gözyaşları gibi toprağa düştü…” Theodoros Angelopoulos (Ağlayan Çayır) “Hiçbir şey sona ermedi, ermez de… Hiçbir şey asla sona ermez…” … Okumaya devam et Denize kavuşamayan nehirlerimizin kaynağı ağlayan çayırlarımızdır..

Doğa’nın dilini anlamak

Çocuklarımız artık doğada fazla zaman geçirmiyor. Açık havada koşturamıyor, arkadaşlarıyla serbest oyunlar oynayamıyorlar. Günümüzde binlerce çocuğun oyundan ve doğadan mahrum bir şekilde büyümesi neşeden, yaratıcılıktan, eleştirel düşünceden yani insan olmayı değerli kılan pek çok şeyden yoksunlaşmalarına neden olmaktadır. Git gide … Okumaya devam et Doğa’nın dilini anlamak